Felsefe Light - III

-
Aa
+
a
a
a

Dört varmış bir yokmuş

Suyu reddeden Anaksimandros ilk maddesini de kolayına reddedilemeyecek bir parlak buluş ile oluşturmuş.Onun arkhesi madde filan değil.Arkhe ancak apeiron olabilir. Apeiron kocamaz, ölmez, yok olmaz.Apeiron ''sınırsız olan'' demek. Yani sonsuzluk.Tüm şeylerin ondan yaratıldığı ve tüm şeylerin de kaçınılmaz ve ebedi olarak ona döneceği bir tözdür sonsuzluk.Sonsuzluktan ilk önce sıcak ve soğuk türer. Sıcak bir ateş küresi olur soğuk da onu çevreler. Sonra alışverişe başlarlar. Soğuk sıcakdan alır ısınır, sıcak da soğuktan alır ve soğur. Alevin ısısı suyun ilk maddesi olan soğuğu neme, nemi ise suya dönüştürür. Nem sadece suya dönüşmekle kalmaz daha da ısınarak ateş küresini tekerlek halkalar şekilde bölen havaya döner. Halkalarda bir sürü delikler de vardır. Buradan da ateş yayılmaya devam eder. Muhayyileyi epey zorlayan varsayımlardır bunlar. Doğruları yanlışları kolkola girmiş.Sonucu basite indirger. Sıcağın ve soğuğun biraradalığı yeni oluşumları başlatır, alevsi küre parçalanır ve dairesel biçimlerde toplanarak güneşi, ayı ve yıldızları oluşturur.Dikkat ederseniz bu biraz da karşıtlıklar teorisidir.Soğuk - SıcakKuru - IslakBunların devinimi başlar. Soğuk ısınır, sıcak soğur, kuru ıslanır, ıslak kurur. Herşey bir oluş - yokoluş dönüşümünden ibarettir. Bunun kaynağı da apeiron'un içerisindeki karşıtlıklardır. Bu varolma - yokolma süreci sonsuza kadar hiçbir kayba uğramaksızın sürecektir.Bu enteresan bir görüşdür. Bilmeden maddenin sakınımı yani hiçbirşeyin vardan yok yoktan da var olmayacağı sezisi vardır burada. Ama bu sezi hatalı olarak açıklanmıştır.''Varolanlar nelerden meydana gelmişlerse zorunlu olarak yokolup onlara dönerler; zira onlar birbirlerine zamanın düzenleyişine göre haksızlıklarının cezasını ve kefaretini öderler.''Bu felsefenin yaşandığı zamanları ve bilinen hakikatleri biraz düşününüz. Bu cümle bize filozofumuzn heybetini tam anlamı ile ifade etmektedir. İnsan bilinci ne büyük bir trajediyi kavramış ne muhteşem ifade etmiştir.Fiziksel öğreti olarak başlayan cümle muhteşem bir ''zira'' geçişi yapmış ve inanılmaz yalınlıkta ahlaki öğreti olarak bitmiştir.Anaksimandros meydana getirilmiş şeylerde cezası çekilmesi gereken haksızlıkların toplamını o çağda kuşbakışı görmüş. Bunu da çok kısa bir cümlede haksızlığın en derin anlamını da suç ve cezaya yükleyerek insanlığa sunmuş. Bu onu ahlak probleminin özünü yakalamış Yunanlı yapar. O bir tragedya olan hayatın kahramanı rolünü oynuyormuş gibi elini kaldırır, ayağını yere basardı.Ben demiyorum bunu. Bir başka dahi diyor.Nietzsche diyor....

* * *Dörtbuçuk varmış bir yokmuş

Niye buçuk?Çünkü Anaksimenes'e dokunacam.Hazret aslında buçuğu bile pek haketmiyor ama Miletos ekolunun son filozofu. Ona dokundurmadan ekolu kapatamıyorsunuz.Bir dolu ipe sapa gelmez fizik, astronomi ve jeoloji kuramı geliştirmiştir Anaksimenes. Tek doğru lafı ''Ayın kendi ışığı yoktur ışığını güneşten alır'' olmak üzere.Ona göre dünya tepsi gibi düzdür ve hava içerisinde yüzmektedir. Güneş ise ince bir yaprak gibi. Yıldızlar kristal bir gökyüzünde tepsi biçimdeki dünyanın çevresine paralel hareket ediyorlar. Depremler dünyanın yaşlılık nedeni ile yıpranmasından oluşan kopmalar sonucu oluyorlar. (Hatta bunun ispatı da eski binalardaki taş ve sıvaların kopup düşmesi.)Falan filan. Bir dolu ipe sapa gelmez ve basit insan aklı ile bile tersi iddia edilebilecek zırvalar. Kendi hocasının bile fersah fersah gerisinde arkadaş.Bu arkadaşın da temel sorunu tabii ki ''arkhe''. Niyeti de bozuk. Hocasının Büyükhocasını altetmesini örnek alıp o da kendi hocasını altetmeye çalışıyor. Önce hocasına yaklaşıyor ve diyor ki " Şeyler o kadar çok ve çeşitli ki bu kadar çokluk arkhenin sınırsız olmasını zorunlu kılıyor." Buraya kadar hocası ile çelişmiyor. Ancak sonradan sıkı bir U dönüşü yapıyor ve can alıcı iddiasını ortaya koyuyor.Belirgin bir nesnel özelliği olan şeyin arkhesi de belirgin ''bir şey'' olmak zorundadır.Bu durumda iki seçenek var önünüzde. Ya her ''şey''in ayrı bir arkhesi olacak ki bu arkhe tanımına düpedüz aykırı ya da sınırsız ile maddeyi birleştiren ''bir şey'' arkhe olacak. İşte tam bu sırada aklına dünyayı sarıp sarmalayan ve içinde yüzdüren ''hava'' gelir aklına Anaksimenes'in.Sınırsızlıkla belirginliği hayal meyal birleştirebilen tek şey havadır. Ne ucu bucağı vardır ne de tam anlamı ile boşluktur hava. Hissedersiniz ama göremezsiniz. Üstelik yaşam için zorunludur da. Bütün evrene can verir, evreni sarıp kucaklar ve değişimin itici gücü sonsuz hareket sayesinde evrendeki bütün şeylerin oluşumunu sağlar.''Hava arkhedir''Hava ilk madde olmakla kalmayıp tüm evreni sararak onu dağılmaktan da korumaktadır. Bu görüşün tek ilginçliği bir materyale herşeyi bağlamaktır. Yani materyalist görüşün başlangıcıdır ki bu görüş çok daha sonraları Pantheizm olarak John Tolland tarafından canlandırılacaktır. Peki diğer maddeler nasıl ürer bu arkeden?Basit. Havanın yoğunlaşıp sıkışması ile soğuk olur, rüzgar olur, bulut olur ve sonunda su olur. Havanın daha yoğun hali ise ''katı'' maddenin oluşumunu sağlar. Eğer hava yoğunluğu azalır ise bu da bize sıcak ve ateşi kazandırır. Isınan hava yukarı hareket eder. Neden? Yoğunluğu azaldığı için. O zaman tersi de geçerlidir. Yoğunluğu azalan hava da ısınır ve sıcağı oluşturur.Bunların bize kazandırdığı tek şey maddenin üç biçiminin bilimsele yakın olarak ortaya konmasıdır.Katı, sıvı ve hava (yani gaz)Bir fazlası ile ateşi de bir biçim olarak düşünmüştür Anaksimenes.Anaksimenes son Miletli filozoftur. İ.Ö. 495 yıllarında Pers akınları İyonya'nın parçalanmasına ve büyük göçlerin başlamasına neden olmuştur. Miletliler İranlılar tarafından Dicle boylarına sürülmüşlerdir.Bilir misiniz bugün Milet'in yerinde Balat diye bir köyümüz var. Ama hiç Balatlı filozofumuz yok.

Felsefe Light - II